Telefon
Telegram
WhatsApp
İnstagram

Ceza Muhakemeleri Hukuku- Temel İlkeler

Uzman ekibimizle, her türlü hukuki ihtiyacınıza profesyonel çözümler sunuyoruz. Güvenilir ve şeffaf hizmet anlayışımızla yanınızdayız.

Anasayfa Ceza Muhakemeleri Hukuku- Temel İlkeler
image
KURUMSAL

Ceza Muhakemeleri Hukuku- Temel İlkeler

Temel Haklar

Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Anayasa m.13 uyarınca bu sınırlamalar; Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

AY m.15/2 uyarınca suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.

TEMEL İLKELER

A. Yapıya İlişkin İlkeler

A.1. Toplumun Korunması İlkesi

Hukuki güven önemli bir kavramdır. Toplumda haberin yayınlanması ile adaletin sağlanacağına ilişkin düşünce hukuki güvenin olmadığı yönündedir.

Ceza muhakemesi toplumun korunmasına hizmet ederken aynı zamanda toplumun kanuna uygun davranmasını sağlar.

Ceza muhakemesi kuralları uygulanırken genellikle temel haklara müdahale edilir. Bu nedenle kanunla düzenleme yapılması ve yapılan müdahalenin ölçülü olması gerekir.

İletişimin denetlenmesi ile elde edilecek olan delili başka yollarla da elde edebileceksek, ev arama gibi, iletişimin denetlenmesi yoluna başvuramayız. Temel kriterleri Anayasa’nın 13,15,35 ve 36. Maddeleri belirtir.

A.2. Hümanizm İlkesi

Uygulanan tedbirlerin insancıl olması ve insancıl amaçlara hizmet etmesi gerekir. Ceza muhakemesi hukukunun yanında ceza hukuku da insancıl olmalıdır.

A.3. Adil Yargılanma Hakkı (Anayasa m.38)

Objektif yargı merci önünde yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkının temelini oluşturur.

Suç işlenmeden önce o suçu yargılamak üzere kurulmuş mahkemelere “olağan mahkeme” denir. Belli suçları ya da olayları ya da kişileri yargılamak için kurulan mahkemeler veya suç işlendikten sonra o suç için kurulmuş olan mahkemeler adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil eder.

Uluslararası çözüm bulunmuş ve bir yerde soykırım suçu işlenirse, bu suç Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) yargılanır.

A.4. Hakimin Bağımsızlığı ve Güvence Sahibi Olması İlkesi

Hakimlerin bağımsızlığını sağlamak için güvenceleri olması gerekir. Örneğin; hakimlerin istemedikçe 65 yaşından önce emekliye ayrılamaması, hakimlere coğrafi teminat sağlanması…

Mahkemelerden verilen kararların adil olması için, kararı veren hakimin etki altında olmaması şarttır. Bu nedenle hakimin bağımsızlığı ceza muhakemesinde temel ilkelerdendir. Bağımsızlığın kaynağı ise hakimlerin anayasal güvenceleridir. Bu ilke kovuşturmada esas hakkında hüküm verilirken geçerlidir. Soruşturma evresi ise adli-idari bir yapıya sahiptir.

A.5. Kendisi Aleyhine Delil Vermeme Hakkı

Hiç kimse kendisi ya da yakınları hakkında delil göstermeye veya beyanda bulunmaya zorlanamaz.

Örneğin TCK m.278 suçu bildirmeme suçunda yapılan değişiklik.

Anayasa’nın 38.maddesine göre hiç kimse kendisini veya kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz. Buradaki mecburiyet aktif bir davranışla kendisinin suçlanmasına yardımcı olmasının yasaklanmış olması demektir.

A.6. Sanığın Süjelik Konumu

CMK m.147 uyarınca şüpheli veya sanığın hukuki durumunu olumsuz yönde etkileyebilecek herhangi bir karar verilmeden önce görüş bildirme hakkı vardır.

Suçun aydınlatılması ve maddi gerçeğe ulaşılması temel ilke olmakla birlikte, bu amaçla şüphelinin iradesi üzerine baskı kurucu bir etki yapılması yasaktır (m.148).

B. Soruşturma Evresine İlişkin İlkeler

B.1. Araştırma Mecburiyeti İlkesi (m.160)

Bir suç işlendiği izlenimini veren hal (m.160/1) yani başlangıç şüphesi varsa; savcı suç fiilini araştırmak zorundadır.

B.2. Kamu Davasının Mecburiliği İlkesi (m.170)

Kamu davasının mecburiliği ilkesi, dava açma ve yürütme görevinin sadece devlete ait olduğunu ifade eder.

Kovuşturma re’sen yapılır, talep gerekmez.

Kamu davasının mecburiliği ilkesinin istisnaları; yasa ile düzenlenen sınırlamaları (m.171), şikayet veya izne bağlı suçlar.

B.3. Davasız Yargılama Olmaz İlkesi (m.225)

Hangi eylem ve kimin hakkında dava açıldıysa yani iddianamede kimin adı yazıyorsa onun, iddianamede yazan suç için yargılaması yapılır. Bu ilke savunma hakkı açısından önemlidir.

Örneğin iddianamede konut dokunulmazlığına ihlal suçu yazılmış ancak hukuki tasnif kısmına maddesi eklenmemişse, hakim bu suç açıkça belli olsa dahi kişiyi bu suçtan dolayı yargılayamaz.

C. Kovuşturma Evresine İlişkin İlkeler

C.1. Maddi Gerçeğin Re’sen Araştırılması İlkesi

Maddi gerçeğin kovuşturma evresinde değil soruşturma evresinde araştırılması esastır. İddianamenin iadesi getirildikten sonra bu düzenleme ortaya çıkmıştır. Ancak iddianamenin iadesi gerçek hayatta uygulanmadığından mahkeme yine de kovuşturma evresinde maddi gerçeği araştırır. Uygulama farklı yasal düzenleme farklıdır.

C.2. Delillerin Doğrudan Doğruyalığı İlkesi (m.210,211)

Delillerin hakimin önüne getirilmesi ve tartışılması gerekir (m.217). Tartışılmış olması koşulundan; kovuşturma evresindeki sözlülük koşulu anlaşılmaktadır. Tartışılma koşulu, gerçekliğin denetlenmesini sağlar.

Bizzat öğrenme esastır. Hakim kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Mahkemenin; yargılayacağı olay, olayın tanıkları, sanık/lar ile tüm deliller ile doğrudan doğruya temasa geçmesi gerekir.

Tanıkların duruşmada bizzat dinlenmesi gerekir, daha önce alınmış olan ifadelerin okunması kabul edilemez (m.210/1).

Devlet sırrı söz konusu olduğunda yalnızca hakim tanığı dinler ancak sözlülük ilkesi yerine getirilmez.

C.3. Sözlülük İlkesi

Duruşmada ortaya konarak tartışılmayan bir delil hüküm verilirken kullanılamaz (m.217/1).

Delilin kendisi bir belge olsa dahi bu belgenin duruşmada okunması ve taraflara diyeceklerinin sorulması gerekir m.215).

C.4. Vicdani Delil Sistemi

Ceza muhakemesinde her şey delil olabilir. Hakim bu deliller vicdani kanaatine göre serbestçe değerlendirir. Mutlaka kararlarda gerekçe olmalıdır ki keyfiliğin önüne geçilsin.

Hakim ne sanığın ikrarı ile ne bilirkişi raporu ile ne de belirli ispat kuralları ile bağlı değildir.

Delilleri Takdir Yetkisi m.217: “(1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.

(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.”

C.5. Suçsuzluk- Masumiyet Karinesi/ Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi

Anayasanın ...maddesinde belirtilmiştir.

Suçluluğu iddia eden taraf ispat yükü altındadır, cinsel suçlar bunun istisnasıdır.

Hakim hangi suçun oluştuğuna (hukuki konudaki şüphe) karar vermiş olmalıdır. Hukuki konudaki şüpheden sanık yararlandırılmaz.

Hakim maddi olaya dair deliller konusunda şüphede kaldığında bu ilke uygulanır.

C.6. Duruşmanın Açıklığı (Aleniyet) İlkesi

Verilen karara toplumun saygı duymasını ve hukuki güveni sağlamak için bu ilke önemlidir.

Aleniyet ilkesi önemlidir ancak duruşma salonunda duruşmanın kaydının alınması veya canlı yayın açılması bu ilke kapsamına giremez ve yasaktır.

SEGBİS yol tutuklamasını (m.94) kaldırmak için kabul edilmiştir. Şüpheli ya da sanık SEGBİS yoluyla ifadesinin alınmasını kabul de edebilir ret de edebilir.

Aleniyet ilkesinin kısıtlanmasının söz konusu olduğu haller de vardır. Örneğin; yargılamanın yapıldığı sırada 18 yaşını doldurmamış olan çocuğun yargılaması, kamunun güvenliğini gerektiren haller ve genel ahlakın gerektirdiği haller bu kapsamdadır. Kanun mağdurun korunması için bu istisnayı kabul etmez. Mağdur yetişkin de olsa genç kız da olsa cinsel suçlar, genel ahlakın korunması başlığı altında aleniyet ilkesinin istisnaları arasında sayılır.

Bu ilkenin bahsedildiği yerler; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi m.10, İHAS m.6/1, AY m.141/1 ve CMK m.182/1.

C.7. Makul Sürede Yargılanma Hakkı

Ağır cezalık bir suçun 365 gün, asliye cezalık bir suçun ise 176(?) gün içinde yargılanması için bir pilot uygulama başlatıldı.

Bu ilkenin bahsedildiği yerler; AY m.141, AİHS m.6.

C.8. Ne Bis İn İdem İlkesi (CMK m.223/7)

Bir fiilden dolayı birden fazla yargılama olmaz, bir fiilden dolayı yargılama yapılıp hüküm kesinleşmişse aynı fiilden dolayı ikinci yargılama yapılamaz.

Eğer bu ilkeye aykırılık varsa; davanın reddi kararı verilir.

Başka bir deyişle; açılmış ve görülmekte olan bir ceza davası varken, aynı konuda ikinci bir ceza davası açılamaz.

D. Amaca İlişkin İlkeler

D.1. Topluma uzlaştırıcı şekilde hizmet etme ilkesi

Toplumsal barış ilk olarak failin cezalandırılması ile, ikinci olarak da alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri ile sağlanır.

D.2. Hakların kötüye kullanılmaması ilkesi (CMK m.206)

Davanın uzatılması ya da mağduru rezil etme (…) amacıyla delil ortaya koymak istendiğinde hakim bu isteği reddeder.

Örneğin duruşma sırasında soru sorma hakkının kötüye kullanılmasının önlenmesi amacı ile delil ikamesi talebinin reddi kabul edilmiştir (m.206/2-c).

D.3. Usul Ekonomisi

Anayasa m.141/4’te bahsedilmiştir.