Cinsel Taciz Suçu
Cinsel Taciz Suçu (TCK m.105)
Türk Ceza Kanunu’nun 105.maddesi; “(1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
e) Teşhir suretiyle,
İşlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.” Hükmünü havidir.
Cinsel taciz ceza hukuku anlamında; failin cinsel arzularını tatmin amacıyla gerçekleştirdiği, suç mağduru kişiyi cinsel yönden rahatsız eden ancak fiillerin işleniş anında mağdura temasın bulunmadığı fiillerdir.
Kanun koyucu madde metninde her ne kadar fiilin temas unsuru hakkında herhangi bir düzenlemeye yer vermemişse de, madde gerekçesinde tacizin “kişinin vücut dokunulmazlığını ihlal etmeyen” cinsel davranışlarla gerçekleştirilebileceği belirtilmiştir. Bu ifadeden de açıkça görülmektedir ki, cinsel taciz suçunun sübut bulması bakımından fiziksel temas gerekli değildir.
İlgili suç tipini kısaca özetlemek gerekirse; mağdurun yaşı veya cinsiyeti fark etmeksizin, fiziksel temasa dayanmayan ancak failin cinsel arzularını tatmin etme amacı taşıyan fiiller, Türk Ceza Kanunu’nun 105. maddesi kapsamında “cinsel taciz” suçu kapsamında yaptırıma bağlanmıştır. Yine ilk fıkranın devamında da görüleceği üzere, bu suçun çocuklara karşı işlenmesi halinde suçun nitelikli hali oluşacak ve faile suçun temel halinden daha ağır bir ceza verilecektir.
Ek olarak; cinsel taciz suçunun oluşabilmesi için, failin gerçekleştirdiği fiilin cinsel arzuları tatmin etme amacı taşıması şarttır. Eğer failin amacı mağduru yalnızca rahatsız etmek ise ve fiili cinsel bir saik taşımamakta ise, bu durumda failin fiili cinsel taciz suçunun tipikliğini oluşturmayacak, ancak kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu kapsamında değerlendirmeye tabi tutulabilecektir. Öyle ki Yargıtay da 2023 tarihli bir kararında; mağdurun evine doğru giderken failin araçla kendisinin yanında durup arabaya binmesini istediği, mağdurun bu isteği yerine getirmeyerek yoluna devam ettiği, failin isteği konusunda ısrarcı olduğu ve mağdura isteğini birden fazla kez aracını durdurarak dile getirdiği, mağdurun evinin bulunduğu apartmana geldiği sırada failin de arkasından gelerek mağdur ile aynı asansöre bindiği ve mağdurun telefon numarasını istediği olayda; sanığın eylemlerinin cinsel saik taşımadığı, cinsel bir davranışa dönüşmediği ve davranışların yalnızca rahatsız edici nitelikte olduğundan bahisle somut olayda cinsel taciz suçunun değil, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun oluştuğunu şu şekilde belirtmiştir:
“Ocak ayında sanığın, mağdur çocuğun evine doğru yürüdüğü sırada yanına yaklaşarak araca binmesini istediği, mağdur çocuğun araca binmeyerek yolunu değiştirip eve doğru yürümeye başladığı, bu kez sanığın diğer yoldan mağdur çocuğun önüne çıktığı, mağdur çocuğa tekrar araca binmesini söylediği, araca binmeyerek yürümeye devam eden mağdur çocuğun apartmanın asansörüne bindiği sırada sanığın mağdur çocuk ile birlikte asansöre bindiği, 2.katta oturmasına rağmen mağdur çocuk ile 4. kata kadar çıkarak telefon numarasını istediği olayda, sanığın, eylemlerinin cinsel davranışa dönüşmediği, mevcut haliyle rahatsız edici nitelikteki fiillerin 5237 s. Kanunun 123. mad. kişilerin huzur ve sükun bozma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek cinsel taciz suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.” (Yargıtay 8. C.D., T 03.10.2023, E 2020/9466, K 2023/6960)
Cinsel taciz suçunda ilgilinin rızası, TCK m. 26/2 hükmü uyarınca işlenen fiili hukuka uygun hale getirebilir. Ancak söz konusu rızanın geçerli sayılabilmesi için, rızanın geçerlilik şartlarını taşıması gerekir. Bu şartlardan birinin sağlanmaması halinde rızanın fiili hukuka uygun hale getirmesi mümkün olmayacaktır.
Yargıtay önüne gelen bir olayda; suç tarihi aralığında aynı bölümde çalışan fail ve mağdurun devamlı olarak mesajlaştıkları, bir süre duygusal ilişki yaşadıkları ve bunun tanık beyanlarıyla ortaya konulduğu olayda; aşağıya eklenen kararda da görüleceği üzere belirttiğimden farklı durumları da göz önünde bulundurarak mağdurun, failin mesajlaşma içeriğini oluşturan sözcüklerin kendisine karşı sarf edilmesinde rızasının olduğunu kabul ederek beraat kararı vermiştir:
"Sanığın aşamalarda değişmeyen savunmalarında katılan mağdure ile bir süre duygusal ilişki yaşadıklarını, bu dönemde karşılıklı olarak mesajlaştıklarını, katılan mağdurenin bilgi ve rızası ile iddianamede belirtilen sözleri söylediğini, mağduru taciz etme kastının bulunmadığını beyan ettiği, tanıklar Sadriye ve Yusuf'un yeminli anlatımlarında sanıkla katılan mağdure arasında duygusal bir ilişki olduğunu açıkça beyan ettikleri, sanık ile katılan mağdure arasındaki iletişim tespitine ilişkin arama kayıtları içeriğinden sanıkla katılan mağdurenin karşılıklı olarak 200'e yakın mesajlaşmalarının bulunduğu, katılanın mağdurenin de sanıkla mesajlaştığını kabul ettiği, mağdurenin 19.04.2015 günü sabah saat 08:00'de, 23.04.2015 günü saat 23:27'de sanığa mesaj gönderdiği, katılan mağdurenin kendisini rahatsız ettiğini iddia ettiği bir şahsa sabahın erken saatinde ve gece yarısına yakın bir zamanda mesaj göndermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, sanıkla katılan mağdure arasındaki mesajlaşma sayısı, sanığın söz konusu mesajları katılan mağdurenin bilgisi ve rızası dahilinde gönderdiği ve gönderilerine olumlu cevaplar aldığı, dolayısıyla eylemin 5237 sayılı Kanunun 26/2. maddesinde ön görülen hukuka uygunluk nedeni kapsamında işlendiği" şeklindeki Dairemizce de usul ve yasaya, dosya kapsamına uygun bulunan gerekçesine binaen sanığın atılı suçtan beraatine…” (Yargıtay 9.C.D., T 24.01.2023, E 2021/10608, K 2023/320, Corpus.)